1 Eylül 2010 Çarşamba

dünya barık gününüz kutlu olsun yurttaşlarım

İkinci Dünya savaşı olarak bilinen İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı 1 Eylül 1939 tarihinde Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başlamış, ardında milyonlarca ölü, yaralı; yıllarca dinmeyen acı ve gözyaşı bırakmıştır. 1945 Mayıs’ında son bulan insanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün olan 1 Eylül, birçok ülkede "Dünya Barış Günü" olarak kutlanmaktadır.
Halen dünyanın birçok bölge ve ülkesinde yaşanan çatışmalar, savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve insanın en temel evrensel hakkı olan "yaşama hakkı"nı elinden almaktadır. Küresel eşitsizliğin ve sömürünün yarattığı yoksulluk, yoksulluğun getirdiği açlık, açlığa eklenen savaş ve çatışmalar, yaşamı çekilmez kılmaktadır.
1 Eylül Dünya Barış Günü'ne yine silahların gölgesinde giriyoruz.İnsanlığın barış mücadelesi ve özlemi ise sürüyor.
Barış;
-Birbirinden farklı kimliklerin, grupların, halkların ve ulusların en uyumlu biçimde bir arada kardeşçe yaşamalarının,
-İnsan hak ve özgürlüklerine dayalı ortak değerler üzerinde farklılıklarını koruyarak ve zenginleştirerek gelişmelerinin,
-Yoksulluk ve sefaletin giderilerek eşitliğe doğru adım atılmasının, adıdır.
Gün, gelecek kuşaklara mutlu huzurlu yaşanılabilir savaşsız bir dünya bırakmak için mücadele günüdür. Bu konuda herkes üstüne düşen görev ve sorumluluğun bilinciyle hareket etmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm halkımızın 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutluyor en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Bir eylül dünya barış gününüz kutlu olsun

İkinci Dünya savaşı olarak bilinen İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı 1 Eylül 1939 tarihinde Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başlamış, ardında milyonlarca ölü, yaralı; yıllarca dinmeyen acı ve gözyaşı bırakmıştır. 1945 Mayıs’ında son bulan insanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün olan 1 Eylül, birçok ülkede "Dünya Barış Günü" olarak kutlanmaktadır.
Halen dünyanın birçok bölge ve ülkesinde yaşanan çatışmalar, savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve insanın en temel evrensel hakkı olan "yaşama hakkı"nı elinden almaktadır. Küresel eşitsizliğin ve sömürünün yarattığı yoksulluk, yoksulluğun getirdiği açlık, açlığa eklenen savaş ve çatışmalar, yaşamı çekilmez kılmaktadır.
1 Eylül Dünya Barış Günü'ne yine silahların gölgesinde giriyoruz.İnsanlığın barış mücadelesi ve özlemi ise sürüyor.
Barış;
-Birbirinden farklı kimliklerin, grupların, halkların ve ulusların en uyumlu biçimde bir arada kardeşçe yaşamalarının,
-İnsan hak ve özgürlüklerine dayalı ortak değerler üzerinde farklılıklarını koruyarak ve zenginleştirerek gelişmelerinin,
-Yoksulluk ve sefaletin giderilerek eşitliğe doğru adım atılmasının, adıdır.
Gün, gelecek kuşaklara mutlu huzurlu yaşanılabilir savaşsız bir dünya bırakmak için mücadele günüdür. Bu konuda herkes üstüne düşen görev ve sorumluluğun bilinciyle hareket etmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm halkımızın 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutluyor en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

HOŞ GELDİN ŞEHRİ RAMAZAN :)


hoş geldin ŞEHRİ RAMAZANNNNN aç kalmanın ne kadar güzel olduğunun farkına vardığımız mübarek ay :D

23 Temmuz 2010 Cuma

ÇAN EĞRİSİ çok doğru ve akıllıca bir tespit


BAŞARI:
4 yaşında başarı ....donuna işememektir.
12 yaşında başarı..........arkadaş bulabilmektir.
16 yaşında başarı.................araba surebilmektir.
20 yaşında başarı........................seks yapabilmektir.
35 yaşında başarı .......................para kazanabilmektir.
50 yaşında başarı .......................çok para kazanabilmektir.
60 yaşında başarı ........................seks yapabilmektir.
70 yaşında başarı ................araba surebilmektir.
75 yaşında başarı .........arkadaş bulabilmektir.
80 yaşında başarı ....donuna işememektir.

29 Haziran 2010 Salı

aldatma sebepleri

Keçe, erkeklerin cinsel açıdan değişik tecrübe yaşama ihtiyacından, kadınların ise duygusal gerekçelerle aldatma yoluna gittiğini kaydetti. Keçe, genel olarak temelde var olan bir ilişkiyi geliştirebilmek, üretebilmek ve yaşamı paylaşabilmek becerisini geliştirememiş kişilerin kendilerini yeniden ifade etme, dürtüsellikteki anlık hazların sürekliliğini sağlama ve sonsuz bağlanma arayışlarına 'aldatma' olarak nitelendirildiğini ifade etti. Aldatmanın belki de insanlık tarihinin en eski zamanlarından bu yana değişmeyen bir gündem maddesi olduğunu ve son yıllarda sosyal bir yara haline geldiğini anlatan Dr. Keçe, kadın ve erkeğin aldatma nedenlerinin farklılıklar gösterdiğini söyledi. Keçe, "Yasak aşklara özgü heyecanın tadının yanı sıra erkeklerin fiziksel yani cinsel açıdan değişik tecrübeler yaşamaya ihtiyaçlarından ve cinsel dürtülerini kontrol etmekte zorlandıkları için, kadınların ise duygusal gerekçelerle yani yaşadıkları umutsuzluk ve mutsuzluk nedeniyle aldatma yoluna gittikleri görülmektedir" diye konuştu.
Konu aldatma olduğunda, önce erkeklerin potansiyel suçlu kabul edildiğinin altını çizen Keçe, şöyle devam etti:
"Çünkü nikah yüzüğünü takan erkeğin testosteronu düşmüştür ve kendini ispatlamak zorundadır. Bu nedenle erkekler daha çok aldatır. Aldatma duygusallığa dönüşmeden sadece cinselliğe dayalı yaşanırsa bu durum bazı erkekler için evliliklerini kurtarma şekli de olabilir. Erkek aldattığı zaman, duygularıyla toplumun baskısı arasındaki yaşanan sürtüşme, hakim ve güçlü olan erkek olduğu için büyük değildir. Erkekler aldattığında dikkatsizdir, kendisine daha fazla bakmaya başlar, yeni elbiseler alır, sık banyo yapar, yeni parfümler alır, rejim yada egzersize başlar, akşam eve beklenmedik saatlerde gelip, işte sürekli bir toplantı hali yaşadıklarını ifade ederek hemen kendilerini ele verirler. Erkekler için gizli buluşmalar ve gün ortasındaki hızlı seks kaçamağı heyecan vericidir. 'Yaşandı ve bitti hesapsızca' psikolojisi erkekler için çok yaygındır. Erkekler ilk adımı atıldıktan sonra kesin arkasını getirirler. Erkekler için aldatmak çok doğaldır ve genelde sarhoşturlar. Tesadüfen ayağına gelen bir şansı hiç bir erkek kolay kolay reddedemez. Aldatan erkek suçlu çocuk gibi bakar fakat bazen nedensiz yere eşinin bütün kusurlarını ortaya döküp kırıcı olabilir. Aldatan erkeğin seks yapma stilinde bir değişiklik olur yada hiç seks yapmak istemez ve çocuklarına daha az zaman harcamak ister. Kadın aldattığı zaman, duygularıyla toplumun baskısı arasında sürtüşme ve çatışma süreci yaşar. Bu nedenle kadının aldatması daha zor, daha derinlikli, daha heyecanlı, daha edebi ve daha zengin bir malzemedir. Kadınlar aldattığında çok daha dikkatli davranırlar. Her ayrıntıyı düşünürler. Çünkü kadınlar için günü birlik bir ilişkiden çok, uzun süreli ve duygusal bağları kuvvetli bir ilişki yani aşk yaşamak çok daha önemlidir. Kadınlar seks yoluyla bulaşan hastalıklar konusunda çok duyarlıdırlar. Kadın aldatmayla birlikte sevgi, aşk, romantizm,

28 Haziran 2010 Pazartesi

BENİ SEVENLER SİZİ SEVİYORUM BU GÜLLERİ SİZİN İÇİN SEÇTİM




İnsanın başkaları tarafından sevilmesi çok güzel bişey hani duyulması gereken bişey yalanda olsa seviyorum diyin bee burdan beni sevenlere bunu friiendfeedde dile getiren tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum yeni açtığım blogtada onlara bir yer ayırmayı ihmal etmedim tabii SİZİ SEVİYORUM BEE

27 Haziran 2010 Pazar

dengesiz insan

lan ne dengesiz bir varlığız biz sıcak olur şikayet soğuk olur şikayet burdan seni beni ve hepinizi kınıyorum akıllı olalalım adam olalım lan

25 Haziran 2010 Cuma

ve bihter ölür




üşüyoruz bihter reis sen yokken ne kadar soğuk burası bak behlülde tecavüze uğramış kancık tazılara döndü hiçmi düşünmedin kız kalbine sıkarken 70 milyonu ağlattın ayıp ayıp

dandikuslar

artık benimde bir blogum var lan akıllı olun aklınızı alırım artık hava atmayın bana bunu bana açmakta yardım eden arkadaşıma burdan çok selamlar ellerini öpüyorum onun kırk yıl kölesi olucam lan